Almanya Uzay & Havacılık Sektöründen 3 Startup
Av. Merve Sakallı
Teknolojinin hızla ilerlemesi ve dijitalleşmenin her alanda yaygın ve kullanılır hale gelmesi ile birlikte, yüksek teknoloji içeren alanlarda karmaşık sorunlar söz konusu olmaktadır.
Bu sorunların üzerine giderek çözüm üretebilmek, kuşkusuz güçlü bir inovasyon yetkinliğine sahip olabilmek ile mümkün olabilmektedir. Belirli bir inovasyon yetkinliğine sahip olabilmek, aynı zamanda niş bir alan ve dolayısı ile niş bir pazar elde etme imkanı yaratacaktır. Bu alanlarda öncü niteliği koruyarak oyun dışında kalmamak da, disiplinler arası ve inovatif bir yaklaşım ile mümkündür. Bu kapsamda, bu yazımda Almanya’nın uzay ve havacılık endüstrinde faaliyet gösteren üç startup’tan bahsedeceğim.
Lilium
Söz konusu startup’lardan ilki, 2015 yılında Daniel Wiegand, Sebastian Born, Patrick Nathen ve Matthias Meiner tarafından kurulmuştur. Münihli girişim, ilk etapta çalışanlarına servis hizmetini hava taksi üzerinden vermeyi amaçlıyor. 2055 yılında ise, herkes için hava taksisi hizmetini hayata geçirebileceğini söylemektedir. Hız noktasındaki hedefi ise, 70 km.’lik bir yolun 15 dakikada kat edilebileceği şeklindedir.
2 Ağustos 2021 tarihinde, startup önde gelen Brezilyalı havayolu şirketi Azul ile 1 milyar dolarlık ticari anlaşma ve stratejik işbirliği planını duyurdu. Lilium, 7 Koltuklu Lilium Jet için yüksek performanslı silikon anot pillerin üretilmesi / tedariki hususunda, “Customcells” ile ortaklık yapmaya başlamış durumda. “Customcells”, müşteriye özel lityum iyon pil hücreleri üreten ileri aşama bir startup.
7 Koltuklu Lilium Jet ise, elektrikli dikey kalkış ve iniş jeti olarak karşımıza çıkmakta. Bu sayede, insanlar ve mallar için bir ulaşım ağı ve hizmeti oluşturmuş durumda. Havacılık, teknoloji ve altyapı liderleri ile birlikte ilerleyen ticari operasyonların, 2024’te başlatılması planlanmaktadır.
Wingcopter
Dünya üzerinde milyarlarca insanın, tıbbi bakıma yeterli erişimden yoksun olduğu bilinmektedir. Şirketler, kurumlar ve kuruluşlar, çeşitli zorlu arazi şartları ve altyapı eksikliği gibi nedenlerden dolayı, ihtiyaç sahiplerine ihtiyaçlarını tedarik etmekte zorlanmaktadırlar. Süre ve maliyet bakımlarından da efektif olmayan bu imkansızlıklardan yola çıkarak, Tom Plümmer, Jonathan Hesselbartth ve Ansgar Kadura, 2017’de “Wingcopter”ı kurmuştur.
“Wingcopter”, pervanesi sayesinde bir helikopter gibi dikey uçuşa geçebiliyor ve inebiliyor. Saatte 160 km hıza kadar çıkabiliyor. Bu ileri aşama startup, hem havacılık sınıfı drone teknolojisi üreticisi, hem de drone uygulamaları için hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin asıl hedefi hayati malzemeleri taşımak olarak belirlenmiş. Şirket kurucuları projelerini, Teknik Üniversite Darmstadt’ın İnovasyon ve İş Geliştirme Merkezi Hightest’in desteği ile gerçekleştirmişler. Şirket, son olarak Nisan 2021’de, sıfırdan tasarladığı tamamen elektrikli olan sabit kanatlı Wingcopter 198’i tanıttı. (drone/ eVTOL).
“Wingcopter 198, gökyüzünde lojistik otoyollar oluşturmaya hazır, drone tabanlı teslimatlar için bir oyun değiştirici. Her yerde yeni fırsatlar yaratmak için, dağıtım ağlarında bir filo çözümü olarak mükemmel bir şekilde kullanılabilir.”
Tom Plümmer – CEO
German Orbital Systems
Berlin merkezli startup German Orbital Systems ise, yukarıda bahsetmiş olduğum iki şirketten daha farklı bir hizmet ile sektördekini yerini almıştır. 2014 yılında Berlin Teknik Üniversitesi’nin eski bilim ekibi tarafından kurulmuş olan startup, şu ana kadar piyasada Küp Uydu’ya (CubeSats)’a odaklanan tek Alman şirketidir. Ürün / hizmet portföyü, yer, uzay ve fırlatma bölümlerinden oluşan alt sistemleri ve anahtar teslimi uydu görevlerini içeriyor. Startup, kendini uzay teknolojisindeki gerek ekonomik, gerek ise de teknik endişeleri ortadan kaldırmayı hedefleyen şirket olarak tanımlamaktadır.
Günümüzde bir uydunun yapım aşamasından fırlatma sürecine kadar geçen sürede ortaya konulan teknik bilginin ve maddi imkanların ne kadar büyük ölçekte olduğu malum. Şirket, şu an için uydu parçası ihraç ediyor. Ancak, asıl hedefi, uyduları lego parçaları kadar kolayca bir araya getirip, kağıt uçaklar kadar seri ve basit bir şekilde çalıştırabilmek.
Startup, Nisan 2021’de yaptığı işbirliği ile ScanSAT’in tasarım ve geliştirilmesine destek olacaklarını duyurdu. İşbirliği yapan şirketler ay yüzeyinden multispektral görüntüler sağlamak için ortak çalışmayı taahhüt ediyor. Başlıca amaçlarından biri, Ay’daki potansiyel kaynak yataklarının yerinin araştırılması. Bir diğeri ise, gelecekte yüzeye yapılacak yolculuklar neticesindeki robotik ve insanlı görevlere hazırlanmak için kullanılabilmesidir.
Sonuç olarak, sektörel sorun noktalarını ve fırsat alanlarını tespit edebilen girişimler/startup’lar, hızlı bir büyüme ivmesi yakalayabiliyorlar. Belirli bir inovasyon yetkinliğine sahip olabilmek şüphesiz önemli bir etken. Söz konusu inovasyon yetkinliği, sonuç olarak, niş bir pazar elde etme imkanı yaratmaktadır.