İnovasyon Mentorluğu Hakkında -2
By admin
Türkiye’de şirket yöneticilerinin inovasyondaki bilgi ve tecrübe eksikliği sorununu aşmak için, üst yönetime yönelik yarım günlük eğitimler maalesef yeterli olmuyor.
Şirketlerini inovatif hale getirme iddiasında olan yöneticilerin bunu başarabilmek için, tıpkı çalışanları gibi destek ve mentorluk almaya ihtiyaçları var. İşi sadece yarım günlük eğitimler ile çözmeye çalışan yöneticiler, cemiyet içinde inovasyon sohbeti açıldığı zaman konuşabilmeyi öğreniyorlar. Bu konuşmalarında, Apple, Airbnb, Uber gibi güzel örnekler de verebiliyorlar. Fakat, bu yöneticilerin aynı zamanda, şirketlerinde inovasyon projelerini nasıl değerlendireceklerini, hangi projenin nasıl destekleneceğini, şirketinin inovasyon stratejisini nasıl oluşturacağını ve açık inovasyonu nasıl kullanacağını da öğrenmeleri gerekiyor. Buradaki önemli problem, yöneticilerin mentorluk almaya ihtiyacının olmasıdır. Diğer bir problem de, yöneticilere mentorluk verecek kadar tecrübeli mentorların çok olmamasıdır.
Eğer şirketin inovasyon projelerinin değerlendirildiği bir toplantıyı, 6 aylık finansal sonuçların değerlendirildiği bir toplantı ile aynı şekilde yönetmeye çalışırsanız olmuyor. GE, Starbucks, Shell gibi şirketler, ‘crowdsourcing’ yaparak inovasyon alanındaki sorunlarını çözmek için, internet üzerinden tüketicilerin ve uzmanların yardımına başvuruyorlar. Siz böyle bir projeyi geleneksel şirket yapınız içinde “olmaz rakipler zayıf noktalarımızı keşfeder” diye engelleye kalktığınızda ise, yine olmuyor. Alınan eğitim / mentorluk desteği ne kadar iyi olur ise olsun, yöneticilerin de tabuları yıkmaya eğilimli olmaları gerekiyor.
İnovasyonda Başarı = Eğitim + Tecrübe + Yönetimsel Hak
“Bir işi yönetebilmek için, o işi en az çalışanlar kadar bilmek şart” diye bir söz vardır. Bu söz inovasyon için de geçerli. İnovasyon konusunda bir şeyler yapmaları gerektiğinin farkına varan bazı şirketler, bu işin başına şirket içerisinden genç ve başarılı bir yöneticiyi getirip, işi ona devrediyorlar. Ancak, genellikle bu da yetmiyor. Hiçbir yönetimsel hak verilmeksizin işin başına getirilen inovasyon yöneticileri, yine dönüp dolaşıp aynı bariyerlere takılıyorlar. Her şeye rağmen Türkiye’de kendini inovasyon alanında ‘güncellemek için, kitap okuyan, Amerikan üniversitelerinde kısa süreli eğitim programlarına giden ve Silikon vadisi gezilerine katılan yöneticiler de var. Ancak, daha önce belirttiğim gibi eğitim ve tecrübe farklı şeyler. Esasında durum, ‘startup’ kuran “eğitimli” genç girişimciler ile bu genç girişimcilere yardımcı olan “tecrübeli” mentorlar arasındaki ilişkiye benziyor.
Türkiye’de yöneticilere yönelik inovasyon mentorluğu konusundaki açığı değerlendirirken, madalyonun diğer tarafına da bakmamız gerekiyor. Zira, sorun sadece şirket üst yönetimlerinin yaklaşımından kaynaklanmıyor. Genç girişimcilere veya kurumiçi girişimcilere yönelik mentorluk hizmeti veren firmaların sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Buna karşılık, yöneticilere yönelik benzer bir hizmeti verebilecek tecrübeli mentorlar açısından bir açık söz konusu. Soruyu şirket yöneticilerine yönelttiğiniz zaman, bu konuda uzman, tecrübeli mentor yok diyorlar. Danışmanlara sorduğunuz zaman ise, şimdiye kadar yöneticileri bu işe zaman harcamaya ikna edemedik, işi genellikle aşağıdakilere devrediyorlar diye cevap alıyorsunuz. Burada, kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmaya gerek yok. Fakat, Türkiye’de bu soruna bir çözüm bulmakta geciktiğimiz oranda, inovasyon konusunda ciddi adımlar atmamız günden güne zorlaşıyor gibi görünüyor.